DEVAM:
9. Ramazan Orucunu Bozmanın Kefareti
وَحَدَّثَنِي
عَنْ
مَالِكٍ،
عَنْ عَطَاءِ بْنِ
عَبْدِ
اللَّهِ
الْخُرَاسَانِىِّ،
عَنْ سَعِيدِ
بْنِ
الْمُسَيَّبِ
أَنَّهُ قَالَ
: جَاءَ أَعْرَأبِي
إِلَى
رَسُولِ
اللَّهِ r
يَضْرِبُ
نَحْرَهُ
وَيَنْتِفُ
شَعْرَهُ وَيَقُولُ
: هَلَكَ
الأَبْعَدُ.
فَقَالَ لَهُ رَسُولُ
اللَّهِ r :« وَمَا
ذَاكَ ؟ »
فَقَالَ :
أَصَبْتُ
أَهْلِي وَأَنَا
صَائِمٌ فِي
رَمَضَانَ.
فَقَالَ لَهُ
رَسُولُ
اللَّهِ r : « هَلْ
تَسْتَطِيعُ
أَنْ
تُعْتِقَ
رَقَبَةً ؟ » فَقَالَ
: لاَ. فَقَالَ : «
هَلْ
تَسْتَطِيعُ
أَنْ تُهْدِىَ
بَدَنَةً ؟ »
قَالَ : لاَ.
قَالَ : «
فَاجْلِسْ ».
فَأُتِيَ
رَسُولُ
اللَّهِ r
بِعَرَقِ
تَمْرٍ،
فَقَالَ : «
خُذْ هَذَا
فَتَصَدَّقْ
بِهِ ».
فَقَالَ : مَا
أَحَدٌ
أَحْوَجَ مِنِّى.
فَقَالَ : «
كُلْهُ،
وَصُمْ
يَوْماً مَكَانَ
مَا أَصَبْتَ
».
قَالَ
مَالِكٌ :
قَالَ
عَطَاءٌ :
فَسَأَلْتُ سَعِيدَ
بْنَ
الْمُسَيَّبِ
كَمْ فِي
ذَلِكَ الْعَرَقِ
مِنَ
التَّمْرِ،
فَقَالَ : مَا
بَيْنَ
خَمْسَةَ
عَشَرَ
صَاعاً،
إِلَى عِشْرِينَ(
Saîd b.
Müseyyeb'den: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bir bedevi geldi. Adam
«Mahvoldum!» diyerek
başına vuruyor, saçını başını yoluyordu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
kendisine:
«—Ne bu hal?»
diye sordu. Adam:
«— Ramazanda
oruçlu iken hanımımla cima yaptım.» dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem:
«— Bir köle azad
edebilir misin?» diye sordu. Adam:
«— Hayır!» dedi.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
«— Bir dişi deve
fidye verebilir misin?» buyurdu. Adam:
«— Hayır!» dedi.
Bunun üzerine Nebi s.a.v. adam'a:
«— Öyleyse otur!»
dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bir sele hurma getirildi.
«—Al bunu
tasadduk et.» dedi. Adam:
«— Benden daha
muhtaç kimse yok.» deyince Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
«— Onu ye, eşinle
münasebette bulunduğun günün orucunun yerine bir gün kaza et!» buyurdu.
Ata'dan: Said b.
Müseyyeb'e «bir selede kaç hurma vardır?»diye sordum. «On beş, yirmi sa'
arasıdır!» diye cevap verdi.
İbn Abdilber
der ki: "Bu hadis, bütün Muvatta ravilerinde böylece mürseldir.
"Hadis,
Sahîh yollarla manaca muttasıldır. Ancak, "Bir dişi deve fidye verebilir
misin? kısmı hariç.
قَالَ
مَالِكٌ :
سَمِعْتُ
أَهْلَ
الْعِلْمِ
يَقُولُونَ :
لَيْسَ عَلَى
مَنْ
أَفْطَرَ
يَوْماً فِي
قَضَاءِ
رَمَضَانَ،
بِإِصَابَةِ
أَهْلِهِ
نَهَاراً،
أَوْ غَيْرِ
ذَلِكَ الْكَفَّارَةُ
الَّتِي
تُذْكَرُ
عَنْ رَسُولِ اللَّهِ
r
فِيمَنْ
أَصَابَ
أَهْلَهُ
نَهَاراً فِي
رَمَضَانَ،
وَإِنَّمَا
عَلَيْهِ
قَضَاءُ ذَلِكَ
الْيَوْمِ.
قَالَ
مَالِكٌ :
وَهَذَا
أَحَبُّ مَا
سَمِعْتُ
فِيهِ
إِلَيَّ.
İmam Malik'den:
Alimlerin şöyle dediklerini işittim; Ramazanın kazasını yaparken, gündüz veya
başka bir vakitte hanımıyla cima da bulunan kimseye, Resulullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem tarafından Ramazanda gündüz cima da bulunan kimseye verileceği
bildirilen kefaret gerekmez. Sadece orucun kazası gerekir.
İmam Malik şöyle
demiştir:Bu konuda duyduğum en güzel hüküm budur.